Randevu: 0530 850 60 02

PANİK HASTALIĞI / PANİK BOZUKLUĞU (” PANİK ATAK ” )

Panik bozukluğu, yinelenen (tekrarlayıcı) beklenmedik panik ataklar; yeniden atak geleceğine ve bu atakların sonuçlarına dair kaygılı bir beklenti ile karakterizedir.
Ataklar belli bir düzen içinde değil rastgele aralıklarla gelir.

PANİK ATAĞI NEDİR?

Panik atağı, aşağıdaki belirtilerden en azından dört tanesinin (ya da daha fazlasının) birden başladığı ve 10 dakika içinde tavan yaptığı, yoğun bir korku ya da aşırı bir içsel sıkıntının bastırdığı durumdur:

1-Çarpıntı, kalp atımlarını hissetme ya da kalp hızında artma

2-Terleme

3-Titreme ya da sarsılma

4-Nefes darlığı ya da boğuluyor gibi hissetme

5-Soluğun kesilmesi hissi

6-Göğüs ağrısı ya da göğüste sıkıntı hissi

7-Bulantı ya da karın ağrısı

8-Baş dönmesi, sersemlik hissi, düşecekmiş ya da bayılacakmış gibi olma

9-Derealizasyon (gerçek dışılık, çevreye yabancılaşmışlık duyguları) ya da depersonalizasyon (benliğinden ayrılmış gibi hissetme ya da kendine yabancılaşma duyguları)

10-Üşüme, ürperme ya da ateş basmaları

11-Uyuşmalar ya da karıncalanma duyumları

12-Kontrolünü kaybedeceği ya da çıldıracağı korkusu

13-Ölüm korkusu

Bu sarsıcı deneyim, panik atak geçiren kişiler için son derece gerçek ve tedirgin edicidir.

Panik atağı sonrası:

-Başka panik ataklarının olacağı ya da bunların kendince olası sonuçlarına dair (örn. denetimini yitirme, kalp krizi geçirme, çıldırma) sürekli bir kaygı duyma, tasalanma.

-Ataklarla ilgili olarak oluşan davranış değişiklikleri. Örn. spor yapmaktan ya da tanıdık, bildik olmayan yer ve durumlardan uzak durma gibi atak geçirmekten kaçınmak için tasarlanmış davranışlar.

-Bu sorun, doğrudan bir maddenin (örn. kötüye kullanılan bir uyuşturucu/uyarıcı madde, bir ilaç) ya da başka bir sağlık sorununun (örn. hipertiroidi, kalp-akciğer hastalıkları gibi) etkileriyle ilişkili değildir.

Panik atakları, Fobiler, Obsesif Kompülsif Bozukluk ya da Yakınlarından ayrılma kaygısı gibi başka bir ruhsal sorunla açıklanamaz.

(DSM 5 Tanı Kriterleri El Kitabı).

AGORAFOBİ

Tekrar panik atak yaşayacağı beklentisi sıklıkla agorafobik belirtilere yol açar.

A-Bir panik atağının ya da panik benzeri semptomların çıkması durumunda yardım sağlanamayabileceği ya da kaçmanın zor olabileceği yerlerde ya da durumlarda bulunmaktan endişe duyma.

Örneğin, tek başına evin dışında olma, kalabalık bir ortamda bulunma ya da sırada bekleme, trafikte, tünelde, köprü üzerinde olma….Böyle durumlardan kaçınılır (geziler kısıtlanır) ya da birinin eşlik etmesine ihtiyaç duyulur.

Kimi hastalar beden duyumlarına dair fobiler de geliştirebilirler.

Yaygınlık

Yaşam boyu yaygınlığı %1.5-3.5 kadardır. Hastaların % 75’i kadındır.

Risk etkenleri / nedenleri

Genetik ve Aile Öyküsü

Aile öyküsünde panik bozukluğu bulunan bireylerin, bu rahatsızlığı geliştirme riskinin daha yüksek olduğu gösterilmiştir. Ancak genetik yatkınlık tek başına bir sebep olarak görülmemekte; genetik, çevresel faktörler ve kişisel deneyimlerin bir araya gelmesinin panik atak riskini artırdığı düşünülmektedir.

Beyin Fonksiyonları ve Kimyasal Düzensizlikler

Özellikle, amygdala ve hipotalamus gibi korku ve stres tepkilerini düzenleyen beyin bölgelerini etkileyen kimyasal dengesizlikler önem arz eder. Kafein, yohimbin, CO2 gibi kimyasal maddeler de panik atak oluştururlar. İstemli olarak aşırı nefes aldırılarak hastaların %30-50’sinde ataklar oluşturulabilmektedir (yanlış boğulma alarmı).

Uyku çalışmaları uykuda gelen spontan panik ataklarının otonomik ve nörokimyasal nedenleri konusunda bilgi sağlamıştır:

Klonidin uygulamasına karşı küntleşmiş veya subnormal büyüme hormonu tepkileri noradreneıjik işlev bozukluğunu düşündürmektedir.

GABA, noradrenalin etkinliklerindeki düzensizlikler yanı sıra serotonin, “bütün mevsimlerin nörotransmitteri” olarak panik hastalığında da etken olduğu öne sürülmüştür.

Antidepresanların tedavideki etkinliği de bu teorileri desteklemektedir.

Stres, Travma ve Hayat Değişiklikleri

Kişisel travmalar veya yoğun stresli yaşam olayları panik atakları tetikleyebilir. Küçük çocukken yaşanan travmatik deneyimler, şiddet mağduriyeti ya da ciddi bir hastalığı atlatmak gibi olaylar, kişinin daha sonraki yaşamında panik ataklar yaşamasına neden olabilir. Ayrıca ani ve büyük hayat değişiklikleri, iş veya ilişki sorunları da panik atakları tetikleyebilen stres kaynaklarıdır.

Kişilik Yapısı ve Davranışsal Faktörler

Bazı bireylerin kişilik özellikleri veya davranışsal eğilimleri panik atak riskini artırabilir. Mükemmeliyetçilik, aşırı kontrol ihtiyacı veya aşırı endişe gibi özellikler atağa yatkınlığı artırabilir. Ayrıca, olumsuz durumları yorumlama biçimi ve stresle başa çıkma mekanizmalarının etkisiz olması da panik atakları tetikleyebilir.

Fiziksel Hastalıklar ve İlaç Kullanımı

Tiroid bozuklukları gibi bazı sağlık durumları panik atak benzeri semptomlara neden olabilir. Aynı şekilde, astım veya kronik obstrüktif akciğer hastalığı gibi solunum sorunları olan kişilerde de panik atak riski daha yüksektir.

Çocuklukta ayrılma anksiyetesi yaşayanların en az yarısında yetişkinlikte PB gelişmektedir.

Bazı madde kulanımları da (ör, kokain, marihuana, aşırı kafein veya amfetamin gibi uyarıcılar) yahut alkol kullanımı veya yoksunluğu, bazı antidepresanlar da hastalığı başlatabilir.

AYIRICI TANI

Medikal durumlar: Vertigo, bilinç kaybı ve 45 yaşından sonra başlama gibi atipik özellikler tıbbi durumları düşündürmelidir.

Başta kardiyak durum olmak üzere, tiroid, kan şekeri, tam kan sayımı gibi testler yapılmalıdır.

Hastalığın Gidişatı

Panik bozukluğun seyri her hastada aynı olmaz. Genelde iyileşme ve tekrar nüks etme dönemleriyle kendini gösterir.

TEDAVİ

İçgörü ve Mücadele

Panik atakların nedenlerini anlamak, bu sıkıntı verici durumla başa çıkmak için ilk adımdır. Profesyonel rehberlik altında bireysel veya grup terapisi, ilaç tedavisi ve yaşam tarzı değişiklikleri gibi tedavi seçenekleri mevcuttur. Panik atak yaşayan kişiler, stres yönetimi tekniklerini öğrenerek ve destek

gruplarına katılarak semptomlarını hafifletebilir ve atakların üzerinde daha fazla kontrol sahibi olabilir.

Tedavide önemli hedefler atak sayısını ve şiddetini azaltma, tekrar atak olacağı beklentisiyle ilgili kaygıyı düşürme, altta yatan başka ruhsal sorunlar varsa onların tedavisi ve uzun vadede olabildiğince yüksek oranda bir iyileşme sağlamaktır. Hem ilaç hem de psikososyal terapiler etkilidir.

Panik hastaları ilaç yan etkilerine duyarlı oldukları için doz ayarlama özellikle önemlidir. İlaç kesilmesi ile nüks oranı %30-90’dır.

Self-tedaviye kalkışan kimi hastalar depresyon ve alkol-madde bağımlılığı riski altındadırlar.

Bilişsel-Davranışçı Tedavi:

Hastanın bedensel duyumları yanlış (felaketvari) yorumlama eğilimi ve bununla ilgili hatalı inançları düzeltilmelidir.

Gevşeme egzersizleri ve solunum eğitimi yaralı olacaktır.

Panik bozukluğun etkin ve doğru biçimde tedavi edilmesi halinde agorafobi de zamanla düzelir.

(Önemli Not: Panik hastaları, rahatsızlıklarını muska, büyü, cin gibi nedenlere bağlayıp aşırı istismara maruz kalabilmektedirler. Yine hastalarımızda sürekli hekim-hastane değiştirme de önemli maddi-manevi sorunlar doğurmaktadır. Bu konularda özellikle dikkatli olunmalı, en azından aile hekimine danışılmalıdır).

Prof. Dr. Rüstem Aşkın

Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı
Psikiyatri & Psikoterapi

“PANİK HASTALIĞI / PANİK BOZUKLUĞU (” PANİK ATAK ” )” üzerine 6 yorum

  1. uzun zamandır hayat kalitemi düşüren panik atak hastalığıma hem ilaçlı hem psikoterapi ile çare bulan doktoruma minettarım

    Yanıtla
  2. Merhaba,3 sene önce ilk atağımı geçirdikten sonra ,ilaçlı tedaviye başladım.Yarım bıraktığım tedavide ataklar belli aralıklarla devam etti.Bu süre içinde iki kez iş değiştirdim.Aynı şeyleri yaşayacağım kaygısı ile işime konsantre olamadım.Rüstem hocama internetten rastladım,tedavim halen devam ediyor ve ben yeni işimde ve hayatımda oldukça mutluyum 😉

    Yanıtla
  3. Pandemi döneminde başlayan hastalığım Rüstem Beyin tedavisi sayesinde iyi durumda .Gerçekten minettarım kendisine

    Yanıtla

Yorum yapın