Randevu: 0530 850 60 02

Depresyon Halleri

Depresyon genel anlamda derin hüzün, yavaşlama/durgunluk, neşesizlik, isteksizlik, çöküntü ve umutsuzluk halidir.
Dünya Sağlık Örgütü, depresyonu çağımızın en önemli ve en yaygın hastalıklarından biri olarak değerlendirmektedir.

BAŞLICA DEPRESYON TÜRLERİ

• Major depresyon
• Distimi (kronik depresyon)
• Premenstrüel (regl öncesi) depresyon
• Madde/ilaçla ortaya çıkan depresyon
• Tıbbi durumlardan kaynaklanan depresyon

Günlük dilde depresyon sözcüğüyle kast edilen durum major depresyon olmaktadır.

Major Depresyon

Yaygınlık
•Psikiyatrik hastalıklar arasında en sık görülenidir.
•Her 5 kadından biri, her 8-10 erkekten biri hayatında en az bir kez major depresyon atağı geçirir.
•En sık gözlenen yaş aralığı 30-45’tir.

Cinsiyet

Genel olarak depresyon tanısı konan;
•Kadınlarda, hastalığı tetikleyici yaşam olaylarına daha sık rastlanır ve belirtiler daha şiddetlidir.
•Kadınlarda intihar girişimi, erkeklerde ise tamamlanmış intihar oranı daha fazladır.
Kadınlarda anksiyete ve somatoform bozukluklar, yeme bozuklukları ve migrenle depresyon birlikteliği daha sıktır.
•Kadınlardaki farklılık cinsiyet hormonlarının etkisi, genetik duyarlılık ya da MAO yüksekliği ve tiroid hastalıklarının daha sık olması gibi biyolojik faktörler yanı sıra cinsiyet algısındaki olumsuzluktan da kaynaklanabilir.
Evlilik erkeklerde depresyona karşı koruyucu görünürken, evlilik doyumu az olan kadınlarda depresyon daha sık görülmektedir.
•Depresyonlu erkeklerde alkol ve madde kötüye kullanımı daha yaygındır.

Aile öyküsü ve diğer risk etkenleri

•Birinci dereceden biyolojik akrabasında major depresyon öyküsü olanlarda depresyon olasılığı 2-4 kat artmaktadır.
•Ebeveynlerden birinde depresyon olanlarda hastalığa yakalanma riski %10-25 civarında iken her iki ebeveynde depresif bozukluk olması halinde bu risk iki katına çıkmaktadır.
•Çocukluk dönemi olumsuz yaşantılar, travma, kayıp, ihmal, istismar kayda değer risk etkenleridir.
•Biyolojik yolaklar üzerinden depresyona yatkınlık önemli bir etkendir.

•Mükemmeliyetçilik, negatif/karamsar düşünce kalıpları, stresle başa çıkma becerilerinin zayıf olması, sosyal destek ağının yetersizliği/yalnızlık gibi hastalık öncesi kişilik özellikleri

•Kronik stres ve çatışmacı ilişkiler,  olumsuz yaşam olayları
•Akut ya da tekrarlayıcı stresler, glukokortikoidler ve glutamatın etkinliğini artırarak BDNF’de azalmaya, hücre içi aktivitelerde artışa, nöron hasarı ve nöronal ölüme yol açar.
•Olumsuz sosyoekonomik durum ve yetersiz sosyal destek
•İşsizlik, yoksulluk, kent hayatı
•Anksiyete bozukluklarının varlığı

•Alkol-madde kötüye kullanımı

•Nörolojik hastalıklar (Parkinson, Demans, İnme)
•Endokrin hastalıklar (Tiroid hst. Cushing)
•İlaca Bağlı Depresyon: Rezerpin, Beta Blokerler, Kalsiyum Kanal Blokerleri, ACE inhibitörleri, Antikolesterol ilaçlar, Antiaritmik ilaçlar, Kortikosteroidler, Oral kontraseptifler, Antiepileptikler, Antineoplastik ilaçlar depresyonla ilişkilendirilmiştir.

Kindling fenomeni
Zamanla sosyal streslerin tetikleyici etkisine gerek olmaksızın epizodların kendiliğinden tekrarlaması hali.

Belirtiler

Yaygın olarak gözlenen belirtiler, çökkün duygu durumu, boşlukta hissetme, kederlilik, yavaşlama, unutkanlık, dalgınlık, kararsızlık, enerji azalması-bitkinlik hali, kendine bakım dahil gündelik aktivitelerde zorlanma, iştahsızlık, uykusuzluk, değersizlik duyguları, düşünmekte ya da odaklanmakta zorlanma, ölüm arzusu/intihar düşünce ve planları, yataktan zor kalkma, zevk/ilgi ve istek kaybı, esprilere gülememe, iyi haberlere sevinememe..

Ağır durumlarda, tam bir umutsuzluk, sorulara yanıt vermeme, hiç konuşmama, olmayan sesler işitme ya da görüntüler görme, mimik ve jestler, konuşma hızı, yürüyüş ve hareketlerde belirgin yavaşlama, toplumdan tümüyle çekilme, aşırı ya da hayali suçluluk duyguları, sabahları çok erken uyanma ve kendini daha kötü hissetme gözlenir.

MAJOR DEPRESYON TANI KRİTERLERİ (DSM V)

* İki hafta ve daha uzun süreyle aşağıdakilerden en az 5’inin gün boyunca yaşanması
* (1. veya 2. kriter mutlaka bulunmalıdır)
1)Depresif duygudurum
2)Anhedoni, ilgi-istek kaybı
3)İştah azalması ya da artması
4)Uyku azalması ya da artması
5)Psikomotor yavaşlama ya da huzursuzluk
6)Enerji azalması ya da yorgunluk/bitkinlik
7)Değersizlik ya da suçluluk duyguları
8)Düşünmede/odaklanmada güçlük, kararsızlık
9)Yineleyici ölüm düşünceleri/tasarlamaları/girişimi.

Duygudurumla ilgili değişiklikler

-Depresif duygudurum/disfori
-Yaşamaktan, eylemlerinden zevk almama, karamsarlık, çökkünlük, hüzün, moral bozukluğu, kendini boşlukta-kederli-elemli hissetme hali
Bu durum depresyonun başlangıcında özellikle sabahları daha yoğunken, depresyon ilerledikçe gün boyu hale gelebilir.
-Yataktan zor kalkma, esprilere gülememe, iyi bir habere sevinememe..
-İlgilerde/istekte azalma
-Anestezi: Derin bir depresyonda acı veren bir olaya karşı bile hiç bir şey hissedememe.

Bilişsel Bozulmalar
-Dikkat, bellek, bilgi işleme süreci ve yürütücü işlevlerde bozulmalar
-Düşünce sürecinde, akışında, içeriğinde bozukluklar
-Konuşma hızında yavaşlama, reaksiyon zamanında uzama
-Olumsuz/otomatik düşünceler
-Umutsuzluk
-Karar verememe
-Obsesif ruminasyon ve fobiler
-Bellek bozukluğu/yalancı bunama hali
-Algı bozuklukları (varsanı/illüzyon).

Bedensel Belirtiler

-Enerji azalması
-İştah, kilo değişikliği
-Cinsel isteksizlik
-Hastaların %80’i uykusuzluktan, %20 kadarı ise aşırı uyumaktan yakınır.
-Uykuya dalış süresinde gecikme, derin uyku ve toplam uyku süresinde azalma, REM latansında kısalma.

Davranışsal Belirtiler

-Gündelik aktivitelerin aşırı zor hale gelmesi, özbakımın azalması
-Mimik ve jestlerde, konuşma hızında, yürüyüşte, hareketlerde göze batar bir yavaşlama
-Sosyal içe çekilme.

Major Depresyonun Farklı Formları

Psikotik özellikli depresyon
Depresyon belirtilerine ek olarak hezeyan/halüsinasyon (sanrılar ve varsanılar) vardır.
Major depresyon tanısı konan hastaların %20 kadarında psikotik belirtiler gözlenir.
Hastaların yaklaşık yarısında hem duygudurumla uyumlu (“cezalandırılmayı hak ediyorum çünkü çok kötüyüm” vb., suçluluk, kişisel yetersizlik) hem de duygudurumla uyumsuz sanrılar görülür.

Hipotalamus-hipofiz-böbrek üstü bezi ekseninin etkinliği ya da tedaviye yanıt verileri psikotik özellikli olan ve olmayan depresyon arasındaki farkın yalnızca hastalığın şiddetiyle açıklanamayacağını ortaya koymaktadır.
Psikotik depresyon geçiren hastaların önemli bir kısmının uzun dönemde mani de geçirerek tanının bipolar bozukluğa döndüğü bildirilmiştir. Aynı şekilde psikotik depresyonlu hastaların birinci derece yakınlarında bipolar bozukluk ve şizofreni öyküsü psikotik özellik taşımayanlardan daha fazladır.
Psikotik özellikli depresyonlarda belirtilerin yatışmasından sonra antipsikotik ilaçlar antidepresanlardan önce kesilebilir.
Psikotik özellikli depresyon EKT(şok tedavisi)’nin birincil kullanım alanlarından biridir.

Melankolik özellikler gösteren depresyon

-Apati, hemen tam bir ilgi istek kaybı, anhedoni, belirgin bir moralsizlik, aşırı ya da uygunsuz suçluluk duyguları, sabah erkenden ve aniden uyanma, sabahları daha kötü hissetme, iştahsızlık, kilo kaybı ön plandadır.
-Yatan hastalarda daha sıktır.
-Psikotik özelliklerle daha sık birliktelik söz konusudur.
-Aile öyküsü oranı yüksektir.

Atipik depresyon

-İştah artışı, aşırı yeme, aşırı uyuma, kilo artışı
-Genel enerji azalmasına ek olarak kol ve bacaklarda yoğun bir ağırlık (kurşun tipi paralizi) hali gözlenebilir.
-Reddedilmeye karşı aşırı duyarlılık gibi ayırıcı yönleri vardır.
-Nörotik özellikler
-Stres verici etkenler
-Ağır olmayan bir tablo
-Duygudurum reaktivitesi dikkat çeker.

TEDAVİ

Farklı terapi türleri depresyonda etkilidir. Bunlar başlıca;
—-Destekleyici terapi
—-Bilişsel-davranışçı terapi
—-Kişilerarası ilişki terapisi
—-Evlilik ve aile terapisi
—-Dinamik psikoterapi
Psikoterapi, orta şiddette ve özellikle de hafif depresyonda tek başına yeterli olabilir.
Bilişsel Davranışçı Terapi, ilaçla birlikte veya tek başına ilaç tedavisine benzer başarı sağlamaktadır.

Egzersiz
Hafif/orta dercede depresyonlarda, psikolojik danışmanlık ve ilaç tedavisi kadar etkin olabilir
Fiziksel aktivite benlik saygısını, benlik imajını, öz-kontrol ve öz-disiplini artırması yanında daha fazla enerji düzeyi ve dayanıklılık oluşturmakta, serotonin ve endorfin salınımını uyarmaktadır.

İlaç tedavisi
Tüm psikoterapiler kadar etkindir ve psikoterapi ile birlikte kullanılması en uygun olanıdır.
Ne var ki kimi hastalar sık aralıklarla terapiye gelme imkanı bulamaz.
Kimi hastalarsa uzun terapi görüşmelerinin ardından kendilerine ilaç önerildiğinde sanki sadece ilaçla tedavi edildiklerini düşünebiliriler.

İlacın türü, hastanın özelliklerine, ilacın yan etki ve toksisite profillerine ve depresyonun türüne göre seçilir.

Antidepresan ilaçlar

İlaç, hafif major depresyonda da tedavi aracı olarak tercih edilebilir ancak orta ve özellikle ağır şiddetteki depresyon durumlarında mutlaka kullanılmalıdır.
-Tedaviye başladıktan 6-8 hafta sonra semptomlarda iyileşme beklenir.
-Tedavi ilk atakta en az 6 ay, 2. atakta 2 yıl sürmelidir..
-Çalışmalar, uzun süreli antidepresan tedavisinin, iyilik halinin devamını sağladığını ve hastalığını tekrarlamasını ciddi ölçüde önlediğini göstermiştir.

İlaç seçiminde dikkat!
1-İlacın yan etkileri, güvenirliği ve tolerabilitesi
2-Hasta veya ailesinde önceden olumlu cevap alınan ilaç olması
3-Hastanın tercihi, kullanılan diğer ilaçlarla etkileşmemesi
4-Maliyeti
5-Klinik araştırma verilerinin nitelik ve sayısal değeri

Diğer Terapötik Aktiviteler
-Hobiler
-Olumlu/dostane ilişkiler
-Yeterli dinlenme
-Günlük hayatın uygun biçimde programlanması

Tedaviye direnç
Depresyon tedavisinde yanıt hastalığın şiddetinde %50 oranında azalma sağlanması olarak tanımlanmaktadır.
Dirençli depresyon tedavisinde üç farmakoterapi stratejisi, güçlendirme, kombine etme ve ilaç değiştirmedir. Kanıt düzeyi iyi olan güçlendirmeler lityum, T3, aripiprazol ve ketiyapin güçlendirmeleridir.

Araştırmalar, depresyonun nörobiyolojik kaynağının, “sistemler” veya kortikal, subkortikal ve limbik beyin bölgelerini içeren “nöronal devreler” düzeyinde olduğuna işaret etmektedir. Bu anlamda rTMS (Tekrarlayıcı TMU) orta derecede antidepresan etkinliğe sahiptir.
Derin Beyin Stimülasyonu da kanıtlanmış nöropatofizyolojiye dayanan anatomik hedefler iyi belirlendiğinde ve endikasyonu iyi değerlendirildiğinde bir tedavi seçeneği olarak düşünülebilir.

Her 4 olgudan 3’ünde hastalık tekrar eder.
Tedaviyle, depresyondaki bireylerin %50’si tam, %30’u kısmen düzelir, % 20’sinde ise kronikleşme gözlenir.

Prof. Dr. Rüstem Aşkın

Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı
Psikiyatri & Psikoterapi

Yorum yapın